Siyaset tarihinin en karizmatik, en güçlü lideri ülkenizin başına geçmiş, dünyanın en güçlü liderleriyle kafa kafaya mücadele ediyor, yeri geliyor posta koyuyor, kurulan oyunları bozuyor, yeni oyunlar kurulmasını engelleyici stratejik hamleler yapıyor.
Bir bakıyorsunuz bir gün Büyük Şeytan ABD’nin güç sarhoşu şımarık liderine ayar üstüne ayar veriyor, bir bakıyorsunuz Rusya lideri Putin’le bölgenin geleceğini, bölge halkının varlığı üzerinden yeniden planlıyor. Ve binlerce masumun katili varil bombaları sus-pus oluyor…
Bir bakıyorsunuz AB Liderlerine “Kral çıplak” tadında gider üstüne gider yapıyor, bir bakıyorsunuz bu gün Çin’de, yarın Katar’da ve böylece sürüp giden ölesiye bir tempo ve beyin fırtınası. Sayesinde dünyanın en uzak yerleri yakın oldu.
Sonra ne mi oluyor?
Ülkesine geliyor… Bir de bakmış işgüzar bir bürokrat arabaların cam filmini yasaklayıvermiş. Bunca işinin arasında bir de “cam filmiyle” uğraşıyor! Sanki atomu parçalayacaklar! Alt tarafı bir cam filmi be!
Sonra Reis yalnız! Yahu seksen milyon yalnızız be!
Hadi bürokrasi bu ülkenin ayaklarındaki kahrolası prangalar oldu hep ve maalesef olmaya da devam ediyor. Siyaset kurumu ne yapar? Siyaset kurumunun vazifesi sorun çözmek değil midir? AK Parti’ye rağmen, AK Parti siyasetine rağmen, hangi işgüzar böyle basit bir sorunu çözemez?
AK Parti camiasının tepeden tırnağa bunu sorgulaması gerekir! 2019 öncesi bu gerekli bir öz eleştiri olacaktır diye düşünüyorum.
Tek sorun Topbaş’mıydı?
MelihGökçek’in görevden alınışı kelebek etkisine yol açtı ve Beykoz siyasetini derinden etkiledi. Sonuçta Mustafa Tuna Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Bana sorarsanız iyi de oldu. Dürüst, namuslu insanları çok severim. Hele bir de cesursa menziline bakmam ardından giderim. Menzili bellidir zira…
MustafaBey göreve başladığı gün “biz bu makamlarda vatandaşa hizmet için basit birer aracıyız”dedi ve ertesi gün adeta bütün kibir kulelerini yıkarcasına tüm üst düzey bürokratlarının istifasını istedi. Ankara Büyükşehir AK Parti’nin uzun yıllar yıkılmayacak kalesidir artık.
İstanbul’a bakıyorum da…
Tek sorun Kadir Topbaş’mış sanırım. Zira 28 Eylül’den bu yana tam 45 gün geçti ve değişen hiçbir şey yok…
Tamam, her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ama yoğurdu ekşitirseniz suratlar asılır…
Benden söylemesi…
Vesselam.
