Sıra kuyruğunda biri bağırdı:
"Geç kaldım kardeşim, bir zahmet öne geçeyim!"
Kimse ses etmedi.
Beş dakika sonra aynı adam, bu kez kasada söyleniyordu:
“Bu ülkede adalet mi kaldı!”
Adalet…
Hepimizin dilinde.
Liyakat…
Sosyal medyada bayrak gibi.
Kul hakkı…
Sloganlarda en yüce değer.
Ama iş menfaate gelince herkesin eli kendi tabağında değil, başkasınınkinde.
O zaman ne adalet kalıyor, ne hak, ne de utanma.
Babam anlatmıştı bir akşam, soba çıtırtısının ve çay buharının arasında:
Eskiden, daha dünya bu kadar “uyanık” değilken, bir köyde bir imam yaşarmış.
Duaları kabul olurmuş derler ama konuşması biraz tuhafmış.
Ne zaman biri ölse, imam görevini yapar, cenazeyi yıkar, kefenler, toprağa verirmiş…
Sonra, herkesin duyacağı şekilde bazıları için bir cümle dermiş:
“Ruhuna Cicos!”
İlk duyuşta kimse anlamamış.
Ama sormaya da cesaret edememişler.
“Herhâlde eski dillerden bir dua,” demişler kendi kendilerine.
Hoca o kadar tatlı söyler, öyle içli ederdi ki son duasını…
Köylü susmuş.
Yıllar geçmiş.
İmam ölmüş.
Toprağa verilirken gençlerden biri, hocanın bu garip duasını hatırlamış:
“Ula bizim hoca hep ‘Ruhuna Cicos’ derdi ya… Biz de onun ardından diyelim mi?”
Demişler.
Dediler.
Hep bir ağızdan bağırdılar:
“RUHUNA CİCOS!”
Ve o anda…
Mezardan hafif bir titreme duyulmuş.
Sonra, toprağın altından boğuk bir ses yükselmiş:
“Eğer ben de onlar gibi şerefsiz yaşadıysam…
Benim de ruhuma Cicos!”
Babam burada bir süre susardı.
Gözlüğünü düzeltir, sonra derdi ki:
“İnsan kendi kendine ‘şerefsiz yaşadıysam’ diyebiliyorsa…
Onun hâlâ biraz vicdanı vardır, evlâdım.”
Çünkü mesele şu:
Herkes başkasının günahını konuşur,
Ama kendi aynasında lekeyi görmez.
Her dua eden erdemli değildir.
Her “hakkımı helal etmem” diyenin, hakka dair bilgisi yoktur.
Her “adalet” diyen, adil yaşamamıştır.
Ve bir gün, bazılarının mezarına gerçekten “Cicos” denecek.
Ama iş orada bitecek mi sanıyorsun?
Asıl orada başlayacak.
Çünkü mesele o kelimede değil, mesele bizde.
Sen, Cicos’u kaldırabilecek misin?
“Cicos”un ne anlama geldiğini kimse bilmedi.
Belki de bilmemekti anlamı.
Bir bilinmezliğin içinde insanın kendiyle yüzleşmesiydi.
Belki de bir lanetti…
Belki bir iç hesaplaşma.
Ama bildiğim tek şey şu:
Bir insan utanmadan yaşarsa…
Teneşirde değil, mezarda değil,
Daha bu dünyadayken ruhu çoktan çekilmiştir.
Ey dost…
Yuh, başkasına değil, kendine çek!
Bağırma, çağırma, öfkelenme demiyorum.
Et tabii ki.
Ama önce aynaya bak.
Ve eğer lanetlediğin şeyleri kendin de yapıyorsan…
Kork.
Çünkü senin de…
Ruhuna Cicos.
Aydın Mertayak
10167,30%1,69
40,05% 0,04
46,92% -0,14
4259,74% 0,23
6818,65% 0,10