9879,98%-0,35
36,22% 0,34
37,91% 0,10
3413,04% 0,43
5518,38% 0,56
Karakter mi, Terbiye mi?
Efendim, bugünkü köşede şu meseleye bir kafa yoralım: Çocuk yetiştirmede en mühim şey nedir? Kimine göre terbiye, kimine göre karakter. “Terbiye” diyenler, dıştan gelen kalıplarla, kurallarla şekil vermeye çalışır. Ama ne var ki insan dediğin heykel değildir; içine ruh üflemek gerekir! İşte bu da karakter meselesidir.
Bir zamanlar bir krallıkta, çocuk yetiştirmenin en önemli unsurunun ne olduğu üzerine bir tartışma başlamış. Kralın veziri, "Çocuk yetiştirmede en önemli şey terbiyedir," demiş. Bu söz, köyün bilge kişisinin kulağına gitmiş. Bilge, bu görüşe katılmamış ve şöyle demiş:
"Vezir yanılıyor. Çocuk yetiştirmede en önemli şey karakterdir."
Bu tartışma hızla büyümüş ve sonunda vezirle bilge bir iddiaya tutuşmuşlar. Vezir, terbiyenin gücünü göstermek için kedilere kahve servisi yapmayı öğretmeye karar vermiş. Aylar boyunca çalışmış, kedilere zarifçe kahve taşıma becerisi kazandırmış. Nihayet kediler, ellerinde zarafetle kahve servisi yapabilecek seviyeye gelmiş.
Vezir, bilgeyi bu başarıyı görmesi için saraya davet etmiş. Büyük bir kalabalık toplanmış, herkes heyecanla gösteriyi izliyormuş. Kediler, tepsilerle kahve servisi yapıyor, herkes bu manzara karşısında hayranlıkla alkış tutuyormuş.
Tam o sırada bilge, cebinden küçük bir fare çıkarmış ve kedilerin önüne atmış. Fareyi gören kediler, kahve tepsilerini yere fırlatıp farenin peşine koşmuş. Tepsiler devrilmiş, kahveler yerlere dökülmüş. Gösteri, büyük bir karmaşaya dönüşmüş.
Bilge gülümseyerek vezire dönmüş ve şöyle demiş:
"Karakter yoksa terbiyenin önemi yoktur. Çünkü en ufak bir zorlukta asıl doğa ortaya çıkar."
Çocuklarımızı yalnızca dıştan gelen kurallar ve eğitimle şekillendirmeye çalışmak yeterli değildir. Gerçek başarı ve mutluluk, onların içinde sağlam bir karakter inşa etmekle mümkündür. Çünkü dış etkenler ne olursa olsun, karakter her zaman kişinin yönünü belirler. Aile kendi karakterli değilse, karakterli çocuk da yetiştiremez.
Büyüklerimizin bir sözü vardır: “Can çıkar, huy çıkmaz.” Terbiyeyi kırk yıl verirsiniz, amma velakin içinde sağlam bir karakter yoksa, ilk fırsatta her şey dökülür. Tıpkı vezirin kedileri gibi… Ne kadar zarafetle kahve servis ederlerse etsinler, bir fare gördüklerinde içlerindeki asıl doğa ortaya çıkar. İnsan da böyledir işte.
Gelin şimdi tersine bir örnek verelim. Diyelim ki çocuğa karakter kazandırmak için uğraşmadınız; sadece terbiye ile yetindiniz. Toplum içinde saygılı görünüyor, kurallara uyuyor, ama bir fırsat geçti mi eline, hemen maskesi düşüyor. Mesela okulda kopya çeker, işte yolsuzluk yapar, hayatında hep kolay yoldan kazanmayı seçer. Çünkü iç dünyasında bir pusulası yoktur.
Oysa karakter dediğiniz şey, insanın içindeki pusuladır. Bu pusula bir kez sağlam kuruldu mu, ne fırtına bozar ne de sel alır. Çünkü karakter, dış şartlara bağlı olmayan bir iç dinamiktir. Bir çocuğa dürüstlüğü, adaleti, merhameti öğretebilirseniz, o çocuk büyüdüğünde hangi zorlukla karşılaşırsa karşılaşsın doğru yolu bulur. Terbiye ise sadece şekildir; rüzgar eserse savrulur gider.
Burada en önemli görev kime düşer? Elbette aileye. Şu acı gerçeği itiraf edelim ki biz yetişkinler, kendi karakterimizi sağlamlaştırmadan çocuklara örnek olamayız. Bir evde anne-baba yalan söylerse, çocuk doğruluk üzerine bir karakter inşa edebilir mi? Ya da sevgi ve anlayışın eksik olduğu bir ortamda büyüyen bir çocuktan nasıl empati bekleriz?
Sonuç olarak, eğitim dediğimiz şey sadece okullara ya da öğretmenlere bırakılamaz. Çocuğun ilk eğitimini aldığı yer aile ortamıdır. O evde dürüstlük, adalet, sevgi ve sorumluluk değerleri hâkimse, o çocuk sadece terbiyeli değil, karakterli bir insan olur. Çünkü dünya sadece iyi görünümlü insanlarla değil, gerçekten iyi insanlarla güzelleşir.
E hadi bakalım, karakterli bireyler yetiştirme mücadelesinde hepimize kolay gelsin!
Sevgiyle kalın, karakterle kalın.
Aydın Mertayak